PR – M – 043
EPDK DÜZENLEMELERİ ÇERÇEVESİNDE YASAL VE TEKNİK GEREKLİLİKLER
Motorlu taşıtların günlük yaşamda artan rolü, toplumsal ve ekonomik dinamiklerde köklü değişikliklere yol açmıştır. Bu bağlamda akaryakıt istasyonları, ticaret hayatının önemli bileşenleri haline gelmiştir. Bu istasyonlar, ruhsatlarına dayalı olarak benzin, motorin, fuel oil, havacılık yakıtları, denizcilik yakıtları ve gazyağı gibi çeşitli enerji kaynaklarının nihai tüketicilere arzını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda motorlu taşıt sürücüleri ve yolcuların ihtiyaç duyduğu bir dizi malzeme ve hizmeti de sunan ticari işletmeler olarak işlev görmektedir. Örneğin, araç yıkama, lastik tamiri ve bakım hizmetleri gibi hizmetler, akaryakıt istasyonlarının sunduğu ek değerlerdir ve bu durum, akaryakıt istasyonlarının yalnızca yakıt temini değil, aynı zamanda tüketicilerin günlük yaşamlarındaki çok boyutlu ihtiyaçlarını karşılama görevini üstlenmelerine olanak tanımaktadır.
Türkiye genelinde, 12.603 akaryakıt bayisinin faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 2024 yılı Haziran ayında yayımlanan Petrol Piyasası Sektör Raporu’na göre, Türkiye genelinde toplam 2.923.148,86 ton akaryakıt satışı gerçekleştirilmiştir. Bu denli yoğun bir faaliyet ve piyasa dinamiklerinin, hem ekonomik büyüme hem de toplumsal yaşam üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Özellikle akaryakıt istasyonlarının sunduğu hizmetlerin çeşitlenmesi ve yaygınlaşması, kamu yararını gözeten bir düzenleme sisteminin devlet eliyle kurulmasını zorunlu kılmaktadır. Böylece, hem tüketicilerin güvenli bir şekilde yakıt temin etmeleri sağlanmakta, hem de sektörün düzenli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir biçimde işlemesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda, akaryakıt istasyonlarının rolü, yalnızca ekonomik bir aktör olmanın ötesine geçmekte; aynı zamanda sosyal bir hizmet sunucusu olarak da toplumsal yapının ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir.
- EPDK ve Düzenleyici Rolü
Akaryakıt istasyonlarında yapılması gereken düzenlemelerin hayata geçirilmesi amacıyla, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 03 Mart 2001 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 4628 sayılı eski “Elektrik Piyasası Kanunu” çerçevesinde kurulmuştur. Kurumun kuruluşu, Türkiye’nin enerji sektöründeki düzenlemeleri sistematik bir yapıya kavuşturmak ve enerji arz güvenliğini sağlamak amacı taşımaktadır. Takip eden süreçte, 02 Mayıs 2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4646 sayılı “Doğal Gaz Piyasası Kanunu” ile birlikte, bu kurum “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu” (EPDK) adını alarak görev alanını genişletmiştir.
EPDK, bağımsız bir üst kuruluş olarak, idarenin doğrudan müdahalesi olmaksızın enerji piyasalarının tarafsız ve etkin bir şekilde yönetilmesini hedeflemektedir. Bu bağımsızlık, enerji piyasalarında rekabetin teşvik edilmesi ve piyasa aktörleri arasında adil bir rekabet ortamının oluşturulması açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, bağımsız bir düzenleyici otoritenin varlığı, enerji sektöründeki düzenlemelerin etkinliğini artırarak, piyasa istikrarını sağlamaya ve tüketici haklarını korumaya yönelik önemli katkılar sunmaktadır.
EPDK’nın işlevi, sadece enerji piyasalarının düzenlenmesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda sektörün sürdürülebilir gelişimini de desteklemektedir. Kurum, enerji kaynaklarının verimli kullanımı, yenilenebilir enerji uygulamalarının teşvik edilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması gibi stratejileriyle, hem ekonomik hem de çevresel açıdan önemli hedeflere ulaşmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, EPDK’nın bağımsızlığı ve düzenleyici rolü, Türkiye’nin enerji sektöründeki dönüşüm sürecinin temel taşlarından birini oluşturmaktadır.
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20 Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe girmesi, Türkiye’nin petrol piyasasında köklü bir dönüşüm sürecini başlatmıştır. Bu kanun, enerji sektörü içindeki düzenlemeleri derinleştirerek, akaryakıt istasyonlarının faaliyette bulunabilmesi için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen bayilik lisansını almayı zorunlu hale getirmiştir. Bu lisanslama süreci, sektördeki standardizasyonu artırmak ve tüketici güvenliğini sağlamak amacıyla kritik bir öneme sahiptir.
- Bayilik Lisansı ve Yasal Gereklilikler
EPDK nezdinde yapılacak bayilik lisansı başvurularında, lisansın alınması ve sürdürülmesi için toplamda 19 önemli belgenin kuruma sunulması gerekmektedir. Bu belgelerin her biri, akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerinin düzenli, güvenli ve denetim altında sürdürülmesini sağlamak üzere titizlikle belirlenmiştir. İlgili belgeler şunlardır:
- Lisans Başvuru Dilekçesi
- Yetki Belgesi
- Oda Sicil Kaydı
- İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı
- Asgari Mesafe Tespit Tutanağı
- Bayilik Sözleşmesi Beyanı
- Ortaklar, Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri ile Yetkililer Beyanı
- Vergi Kimlik Belgesi
- Sigorta Beyan Formu
- Beyan Dilekçesi
- İstasyon Otomasyon Sistemi Beyanı
- Adres Teyit Yazısı
- Köy Pompasına Ait İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatı
- Tanker Sayacı Muayene Cüzdanı
- Taşıma Belgesi, Taşıt Listesi ve Taşıt Kartı
- Lisans Bedeli Dekontu
- Kaçakçılık Fiilleri Nedeniyle Mühürleme, Adli Takibat, Ödenmemiş İdari Para
- Cezası ile Kesinleşmiş Mahkûmiyet Hükmü Bulunmadığına Dair Beyan
- Lisans Almaya Engel Durum Bulunmadığına Dair Beyan
- 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa İlişkin Beyan
Bu belgelerin tamamı, akaryakıt istasyonlarının yasal çerçevede faaliyet göstermesini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda sektörün şeffaflığını ve güvenilirliğini artırmayı da hedeflemektedir. Bu sayede, tüketicilerin enerji temin süreçlerinde daha güvenli ve bilinçli tercihlerde bulunmalarına olanak tanınmakta ve piyasanın genel işleyişine katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu düzenleyici çerçeve, Türkiye’nin enerji piyasasında sürdürülebilir bir gelişim sağlama hedefinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
- İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatı
Yukarıda belirtilen belgelerden anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından bayilik lisansının alınabilmesi için sağlanması gereken şartlardan biri, gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatının varlığıdır. Bu ruhsat, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 4/b maddesinde tanımlanan gayri sıhhi müesseselerin faaliyetlerinin yasal çerçevede yürütülmesini sağlamak amacıyla zorunludur. Yönetmelikte tanımlanan gayri sıhhi müessese; faaliyeti sırasında çevresinde bulunan bireylere biyolojik, kimyasal, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden az veya çok zarar verme potansiyeline sahip olan veya doğal kaynakların kirlenmesine neden olabilecek işletmeler olarak ifade edilmektedir.
Özellikle yönetmeliğin 4/d maddesinde “İkinci sınıf gayrisıhhi müessese” olarak tanımlanan akaryakıt ve otogaz istasyonları, çevresel etkilerinin dikkate alınmasıyla birlikte belirli denetim ve şartlara tabi tutulmaktadır. Bu denetimler, akaryakıt istasyonlarının çevreye olan etkilerini minimize etmeyi ve işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla kritik bir öneme sahiptir.
Gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı, yalnızca kişiyi ve taşınmazı etkileyen bir idari işlem niteliği taşımamakta; aynı zamanda işletmeye önceden belirlenmiş bir hak tanıyarak, yasal düzenlemelere uygun olarak faaliyette bulunabilmesi için gerekli yasal zemin oluşturulmaktadır. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verildiğinde, ruhsatta belirtilen taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak işletileceği net bir biçimde anlaşılmaktadır. Bu ruhsat, yalnızca işletmenin faaliyetlerini yasal bir çerçeve içinde sürdürmesine imkan tanımakla kalmayıp, aynı zamanda istasyonun faaliyetlerinin denetlenebilirliğini sağlayarak, kamu sağlığı ve çevre güvenliği açısından da önemli bir denetim mekanizması oluşturur.
Sonuç olarak, gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı, enerji sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin yasal düzenlemelere uygun bir şekilde çalışmasını sağlamakta ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda, akaryakıt istasyonlarının işleyişinin, yalnızca ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, sosyal ve çevresel sorumluluklar taşıyan bir yapı olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
- Asgari Mesafe Tespit Tutanağı
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin “Mesafe Kısıtlamaları” başlıklı 45. maddesi, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafenin belirlenmesine yönelik önemli düzenlemeleri içermektedir. Bu maddeye göre, şehirlerarası yollar üzerindeki akaryakıt ve LPG istasyonları arasında en az on kilometrelik bir mesafe bulunması zorunludur. Şehir içi yollar üzerindeki istasyonlar arasında ise bu mesafe en az bir kilometre olarak belirlenmiştir. Ayrıca, şehir içi yollar ile şehirlerarası yolların kesişim noktalarında yer alan istasyonlar için de en az bir kilometrelik mesafenin sağlanması gerekmektedir. Bu mesafe ölçümleri, istasyonlar arasındaki fiziksel mesafeye dayanarak titizlikle gerçekleştirilmektedir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 15 Aralık 2016 tarihinde yayımlanan 6664 sayılı karar ile bu mesafeye ilişkin uygulama esasları daha da netleştirilmiştir. Bu karar, mevcut düzenlemelerin etkili bir şekilde hayata geçirilmesini sağlamakta ve istasyonların konumlandırılmasına dair belirli standartların oluşturulmasına katkıda bulunmaktadır.
Asgari mesafe tespit tutanağını düzenlemekle yetkili ve görevli idari makamlar, yerel yönetimlerin çeşitli katmanlarını içermektedir. Bu kapsamda, belediye sınırları ve mücavir alanlar dışındaki konularda il özel idaresi, büyükşehir belediyesi sınırları içinde büyükşehir belediyesi, bunun dışında kalan yerlerde ise büyükşehir ilçe veya ilk kademe belediyeleri yetkili kılınmıştır. Organize sanayi bölgeleri sınırları içinde ise, bu tür düzenlemeleri yürütmekle görevli olan organ, organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğidir. Bu düzenlemelerin tümü, akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki rekabetin artırılmasını ve güvenliğin sağlanmasını amaçlamakta; ayrıca tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini koruma hedefini gütmektedir.
Bu çerçevede gerçekleştirilen denetimler ve düzenlemeler, yalnızca sektörün düzenli işleyişini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda enerji piyasasının sürdürülebilirliğini destekleyen temel unsurlar arasında yer almaktadır. Sektördeki rekabetin düzenlenmesi, fiyat istikrarı, hizmet kalitesi ve tüketici güveni gibi unsurları doğrudan etkileyen bir faktör olduğundan, bu tür düzenleyici önlemler, enerji sektöründeki genel denetim mekanizmalarının etkinliğini artırma amacını gütmektedir.
- Sonuç
Sonuç olarak, Türkiye’nin akaryakıt istasyonları ve enerji piyasası üzerindeki düzenlemeler, yalnızca ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve kamu sağlığını koruma amacını da gütmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından oluşturulan denetim mekanizmaları, sektördeki standardizasyonu artırarak, tüketici güvenliğini pekiştirmekte ve rekabetçi bir piyasa ortamı sağlamaktadır. Gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı ve mesafe kısıtlamaları gibi düzenlemeler, akaryakıt istasyonlarının çevresel etkilerini minimize ederken, sosyal sorumluluk bilincinin de güçlenmesine katkıda bulunmaktadır. Böylece, akaryakıt istasyonları, sadece enerji arz eden birimler olmanın ötesinde, toplumsal yapının önemli bir parçası ve sürdürülebilir kalkınmanın aktörleri haline gelmektedir. Gelecek dönemlerde, bu düzenlemelerin etkili bir şekilde uygulanması ve güncellenmesi, hem sektörün sağlıklı bir şekilde gelişimi hem de toplumun enerji ihtiyacının güvenilir bir şekilde karşılanması açısından büyük önem arz etmektedir.
04.10.2024
Atahan ŞAFAK
Avukat