Bağlanma Parası (Kapora veya Pey Akçesi)

PR – M – 009

Bağlanma Parası (Kapora) Nedir?

Bağlanma parası, sözleşme kurulurken taraflardan birinin diğer tarafa sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılan bir miktar para olup TBK m.177’de düzenlenmiştir.

Kaporanın Özellikleri

Yukarıda verilen tanımından da anlaşılacağı üzere, kapora taraflar arasında sözleşmenin kurulduğuna kanıt oluşturur ve bu durum kaporayı veren taraf açısından ispat kolaylığı sağlar. Zira kaporanın sözleşmenin kurulduğuna dair kanıt oluşturduğu, TBK m.177/1’de zikredilmiştir. Dolayısıyla, sözleşme kurulurken taraflardan birinin diğer tarafa vermiş olduğu bir miktar para, eğer aksine bir anlaşma yoksa kapora sayılır. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça yahut aksine bir yerel adet bulunmadığı sürece sözleşmenin kurulduğuna dair kanıt niteliğinde olan bağlanma parası esas alacaktan düşecektir. Bu husus TBK m.177/2’de de hüküm altına alınmıştır.

Bağlanma parası, asli alacak hakkını genişleten veya güvence altına alan ve asli haklara bağlı hak anlamına gelen fer’i bir haktır. Fer’i hakkın mevcut ve geçerli olabilmesi için fer’i hakkın bağlı olduğu asli hakkın da geçerli ve mevcut olması gerekir. Yani asli hak mevcutsa feri hak da mevcut olur, asli hak son bulursa feri hak da son bulur. Dolayısıyla, mevcut ve geçerli bir kaporadan bahsedebilmek için kaporanın dayanağı olan sözleşmenin de mevcut ve geçerli olması gerekmektedir. Sözleşmenin geçersiz hale gelmesi durumunda kaporayı alan tarafın almış olduğu miktarı TBK m.77 vd.da düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade etmesi gerekecektir. Ayrıca sözleşmenin taraflarca anlaşılmak suretiyle ortadan kaldırılması halinde dahi kaporanın istenebileceğinin unutulmaması gerekir. Zira Yargıtay’ın da bu yönde istikrar kazanmış içtihatları mevcuttur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2008/19-398 K. 2008/407 T. 28.5.2008:‘‘Tellal, satışlarda veya sözleşmelerde para mukabili aracılık yapan kişidir. Tellal hakkında genel olarak vekâlet hükümleri uygulanır. Tellallık sözleşmesi kural olarak şekle tabi olmamakla birlikte, gayrimenkul tellallığı akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz, ( BK. m. 404 ) Bu şekilde yazılı olarak yapılmayan geçersiz bir gayrimenkul tellallığı sözleşmesine dayalı olarak verilen kaporanın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenilmesi mümkündür. Geçerlilik koşulunu mahkemenin kendiliğinden göz önünde tutması gerekir.’’

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2016/26142 K. 2019/11179 T. 12.11.2019:‘‘Davacı, alım satım protokolü gereğince verilen kaporanın, iadesi istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalılardan …, Tasfiye Halinde … Gayrimenkul Danışmanlık Paz. Ltd. Şti.’nin hem müdürü hem de tasfiye sorumlusu olduğunu, bu nedenle sözleşmeyi şirketi temsilen imzaladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket ise, taşınmazın satışa hazır halde olduğunun davacıya bildirildiğini ancak, davacının taşınmazı almaktan vazgeçtiğini bu nedenle sözleşmeye göre vazgeçme halinde kaporayı geri alamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalı …’ün sözleşmede taraf olmaması ve şirket adına sözleşmeyi imzalaması nedeni ile davanın bu davalı açısından husumet nedeni ile reddine; davacı şirketin taşınmazı mirasçılara intikalinden önce satışa hazır hale getirdiğini davacıya bildirmesine rağmen, davacı tarafın son yaptığı kredi başvurusunu iptal ettirdiği gerekçesi ile Tasfiye Halinde … Gayrimenkul Danışmanlık Paz. Ltd. Şti. açısından davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine konu taşınmazın tapulu olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme, resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. Tellallık ücreti yönünden sözleşme geçerli ise de bu davanın konusu değildir. Geçersiz sözleşmeye göre tarafların verdiklerini, haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebileceği değerlendirilerek tarafların aldıklarını birbirlerine iade etmesine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.’’

Kaporanın Bağlı Olduğu Sözleşmenin Hiç veya Gereği Gibi İfa Edilmemesi Durumu

Burada kaporayı alan taraf ve veren taraf arasında bir ayrım yapmak gerekecektir.

Kaporayı alan tarafın sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinde kusuru var ise kaporanın iadesiyle birlikte kaporayı veren tarafın sözleşmenin ifa edilmemesinden ötürü uğramış olduğu zararı da tazmin etmesi gerekecektir. Şayet kusuru yok ise sadece almış olduğu kaporayı iade edecektir.

Kaporayı veren tarafın sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinde kusuru var ise Yargıtay kaporayı alan tarafın sözleşmenin hiç ya da gereği gibi ifade edilmemesi sebebiyle uğradığı zarar sonucu tazminat hakkı olacağından, tazminat hakkı kadarki kaporayı alıkoyabileceği görüşündedir.

Kapora İle Cayma Parası Arasındaki Farklar

Kapora TBK m.177’de, cayma parası TBK m.178’de düzenlenmiştir. Yukarıda izah edildiği üzere, kapora taraflardan birinin diğer tarafa sözleşmenin kurulduğuna kanıt niteliğinde olan bir miktar para vermesidir. Cayma parası ise belirli bir miktar ödenmesi koşuluyla sözleşmenin her iki tarafına da sözleşmeden dönme imkânı sağlayan bir imkândır. Görüldüğü üzere, kapora taraflardan birine tanınmış bir imkân iken cayma parası sözleşmenin her iki tarafına da tanınan bir haktır. Cayma parası veren taraf sözleşmeden dönerse belirlenen tutarı ödemekle yükümlü olur; cayma parasını alan tarafın sözleşmeden dönmesi halinde ise cayma parasının iki katını diğer tarafa ödemekle yükümlü olur (TBK m.178). Oysaki kaporada böyle bir durum söz konusu değildir. Başka bir deyişle, cayma parası sözleşmeden dönülmesi halinde geri alınamaz iken kapora iade edilir.

Kapora ile cayma parasını birbirinden ayıran diğer bir önemli nokta ise kaporanın sözleşme kurulurken verilmesine karşılık cayma parasının ve dolayısıyla cayma hakkının sözleşmenin asli edimleri ifa edilmeden kullanılabilir olmasıdır.

25.07.2021

                                               Ecem ÖZGÜL

Stajyer