Elektronik İleti Araçlarının İspata Elverişliliği

PR – M – 040

Taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili olayın aydınlatılmasında hakimde kanaat oluşturmaya yarayan ispat aracı, ‘delil’ olarak adlandırılmaktadır. Türk hukukunda, deliller ‘kesin’ ve ‘takdiri’ deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kesin deliller, hem tarafları hem de hakimi bağlayan ve ispat edilen olayın hukuki olarak doğru kabul edilmesi gereken delillerdir. Hakim, kesin deliller karşısında takdir yetkisi kullanamaz; ispatlanan vakıayı doğru kabul etmek zorundadır. Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup, bunlar ikrar, senet, yemin ve kesin hüküm olarak sayılmıştır (Yargıtay HGK 2012/20-583 E. 2012/789 K. 14.11.2012 tarihli ilamı).

Takdiri deliller ise, bir olayın kesin olarak ispatını sağlayamayan, ancak hakimde kanaat oluşturabilecek delillerdir. Takdiri deliller hakimi bağlamaz, bu yüzden hakim hangi delillere dayanarak karar verdiğini gerekçelendirmek zorundadır. Bu tür delillere tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, uzman görüşleri, keşif ve kanunda düzenlenmemiş diğer belgeler örnek olarak gösterilebilir.

Gelişen ve değişen teknolojiyle birlikte elektronik verilerin ispat aracı olarak kullanımı günümüzde hızla yaygınlaşmıştır. 1086 sayılı HMUK’tan farklı olarak yürürlükte bulunan HMK’nın tasarısında “belge” kavramına da yer verilmiştir. Belge, üst bir kavram olarak kabul edilmiştir ve hukukumuzda yeni bir kavram olması nedeniyle ayrıca tanımı yapılmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.199’da: “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” düzenlemesi ile belge konusunda sınırlayıcı bir tanım yapmak yerine, belgenin ne olduğunu belirten bir çerçeve çizilmiştir. Ancak, görüldüğü üzere, farklı bilgi taşıyıcıları belirtilmek suretiyle bu konudaki gelişmelere imkân tanıyacak bir tanımlama yapılmıştır.

Bu bağlamda elektronik veriler, hukuki bağlamda, bir uyuşmazlığın çözümünde delil olarak kullanılabilecek, dijital ortamda oluşturulmuş, saklanmış veya iletilmiş her türlü bilgi ve veri setidir. Bu veriler, elektronik cihazlar aracılığıyla elde edilen, işlenen ve depolanan her türlü metin, görüntü, ses, video, kayıt ve benzeri dijital bilgi türlerini içerir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 199. Maddesi gereği elektronik veriler, delil olarak kabul edilen “belge” niteliğinde sayılmaktadır.

 

  • Mesajlaşma Uygulamalarının Elektronik İleti ve İspat Aracı Olarak Kullanılabilmesi

 

Kısa mesaj (sms), Whatsapp, Facebook Mesajları, Instagram Mesajları ve benzeri mesajlaşma uygulamalarındaki yazışmaların delil niteliği taşıyıp taşımadığına karar verilirken, öncelikle bu delilin hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediği incelenmelidir. Delilin elde ediliş şekli, onun hukuka uygun olup olmadığını belirleyen en önemli faktördür. Çünkü hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanarak karar gerekçesi kurulamayacağı gibi bu deliller suç teşkil edebilir. Bu nedenle, delilin elde edilme yöntemleri büyük önem taşımaktadır.

Whatsapp yazışmalarının hukuka uygun delil olarak kabul edilebilmesi için, delili sunan tarafın yazışmanın doğrudan tarafı olması ve bu yazışmayı bizzat kaydetmiş olması gerekmektedir. Örneğin, bir Whatsapp grubuna gönderilen mesajın tüm grup üyelerine sunulmuş olduğu kabul edilir ve bu nedenle grubun tüm üyeleri tarafından delil olarak kullanılabilir. Bunun yanı sıra, sunulan delilin hem maddi vakıayı ispatlamaya uygun olması hem de kişinin özel hayatını ihlal edecek nitelikte olmaması gerekmektedir. Hukuka uygun şekilde elde edilen deliller, mahkeme tarafından dikkate alınarak karara esas teşkil edebilir. Ancak günümüz teknolojisinde ekran görüntülerinin kolayca tahrif edilebilmesi sebebiyle, ekran görüntülerinin başka delillerle desteklenmesi durumunda hükme esas alınması daha mümkün olmaktadır.

Sonuç olarak, dijital dünyada/elektronik ortamda delillerin nasıl toplandığı, bu delillerin geçerliliği ve mahkemelerde nasıl kullanılacağı gibi konular, günümüz hukukunun önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Teknolojinin getirdiği imkanlar, aynı zamanda hukuki süreçlerin de dikkatle ele alınmasını gerektirmektedir.

  • Alacak Davalarında Elektronik İletilerin Delil Olarak Kullanılması

 

Türk yargı sisteminde parasal sınırlar; başvurulabilecek yargı yolunun belirlenmesi, yargılamanın kaç aşamalı şekilde gerçekleşeceği, duruşmaya tek hâkimin mi yoksa heyetin mi bakacağı ve verilen kararın ilk derecede kesinleşip kesinleşmeyeceği konularında belirleyici asli unsurdur. Kanunda belirlenen parasal sınırı aşan para alacaklarında alacağın ispatı noktasında sadece tanık veya mesaj ile ispatı mümkün değildir. Ancak bu durumun bir istisnası bulunmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 199. Maddesinde: “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” denilmektedir. Bu düzenleme ile alacak veya borcun varlığının WhatsApp, e-posta, Instagram ve Facebook gibi elektronik iletilerle de ispat edilebileceği kabul edilmiştir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/2233 E. 2018/5317 K. Sayılı ve 07.05.2018 Tarihli kararında:

“Dava, ödünç sözleşmesine dayalı olarak borç olarak verilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibi ne vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıya 5.241 Euro borç olarak verilen bedelin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise, davacıya borcunun olmadığına ilişkin savunma yapmış, mahkemece, davacının davalıya borç verdiğini, yazılı delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Havale kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. Davalı savunmasında, borcu kabul etmemiş ve gerekçeli inkarda bulunmuştur. Öte yandan havale dekontlarında gönderilen paranın borç verildiğine dair herhangi bir şerhin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle havale, paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli değildir.

Ne var ki davacı yanca havale kayıtlarının yanında davalının iş yerine verdiği şikayet dilekçesine binaen verilen cevaba ve davalıyla aralarında ki facebook yazışmalarına da dayanmıştır. ….Yine davacı yanca dosyaya sunulan Facebook yazışmalarında davacının ödünç verdiği parayı talep ettiği davalının ise “paranı göndereceğim hiç şüphen olmasın” “paran en kısa zamanda hesabında olacak” şeklinde beyanda bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.

6100 sayılı HMK’nun 199.maddesinde belge kavramı ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde davacı yanca delil olarak dayanılan facebook kayıtlarının 6100 sayılı HMK’nun 199. maddesi anlamında belge niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.

Hal böyleyken …. davacı yanca dayanılan facebook kayıtları … değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/5149 E. 2014/10114 K. sayılı ve 03.04.2014 Tarihli kararında:

“Dosyanın incelenmesinde, davacıların Türkiye’de tatil yaparken tanıştıkları davalının araba satın almak için davacılardan 8000 Euro borç para istediği, bu konudaki talebini 6.10.2010 tarihli e-posta ve sms mesajı ile bildirdiği, davacıların, 5.2.2011 tarihli iki ayrı banka havalesi ile( havale ücretlerinin mahsubu ile) 7.780 Euro gönderdikleri, davalının borç ilişkisini kabul etmediği, mahkemece, davacılar tarafından davalıya teklif edilen yeminin edası suretiyle davanın reddine karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Eldeki dava 19.10.2011 tarihinde açılmış olup, bu tarih itibarıyla HMK yürürlüğe girmiştir. HMK’nun 199.maddesinde” Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde düzenleme ile mail, telefon mesajları da bu madde kapsamında belge olarak kabul edilmiştir.  HMK’nun 2014/5149-10114 202.maddesi hükmünde” (1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenleme yapılarak bu tür belgeler yazılı delil başlangıcı yapılarak tanık deliline başvurma imkanı getirilmiştir. “

 

Sonuç olarak, her ne kadar uyuşmazlık konusu değer kanunla belirlenen parasal sınırın üzerinde olsa da Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.199 kapsamında, yazılı veya basılı belgeler, senetler, çizimler, planlar, krokiler, fotoğraflar, filmler, görüntü veya ses kayıtları gibi ispat gücü olan veriler, hukuka uygun şekilde elde edildikleri takdirde delil olarak kabul edilebilmekte ve hükme esas alınabilmektedir. Ayrıca, elektronik ortamda depolanan veriler de yine hukuka uygun şekilde temin edilmesi şartıyla, mahkemelerde delil niteliği taşıyabilir. Bu tür delillerin kabul edilmesi, yargı sürecinde daha geniş bir ispat aracı yelpazesi sunarak somut olay adaletinin sağlanması adına önemli bir yol taşı olmuştur.

19.09.2024

Elif ÖNEMLİBIÇAK

Avukat

 

error: İçerik korumalıdır!!!