PR – M – 021
Her yıl 24 Ocak’ta dünya baroları tarafından anılan Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün kaynağı olan olay, 24 Ocak 1977’de İspanya’nın başkenti Madrid’de yaşanan ve sonradan “1977 Atocha Katliamı” olarak anılacak silahlı terör saldırısıdır. Saldırıda Francesco Franco yanlısı bir grup fanatik, işçi hakları alanında çalışan ve sendika üyelikleri de bulunan 4 avukatı planlı bir şekilde katletmiştir.
Tüm dünyada büyük yankı uyandıran olayın ardından 24 Ocak tarihi, dünyanın her yerinde yalnızca mesleğini yaptığı için tehdide, baskıya, hakarete ve hatta ölüm tehlikesine maruz kalan meslektaşlarımızın durumuna dikkat çekmek adına Tehlikedeki Avukatlar Günü olarak ilan edilmiştir. Avrupa’da Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH) ve Avrupa Barosu İnsan Hakları Enstitüsü (İDHAE) tarafından organize edilegelen bu gün her yıl bir ülkeye atfen anılmaktadır.
Avukatların yaşadıkları sorunlar dünyanın muhtelif bölgelerinde benzerlikler göstermektedir. Benzer sıkıntılara maruz kalan meslektaşlarımız açısından Birleşmiş Milletlerin “Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler” isimli, 1990 kabul tarihli ve avukatlık mesleğinin uluslararası güvencesinin kapsamını belirleyen metnini anmakta yarar vardır. İlgili metnin 16/a hükmüne göre hükümetler “…avukatların; hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle gerek karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini…” ve 16/c bendine göre “…Kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla sıkıntı çekmemelerini veya tehditle karşılaşmamalarını…” sağlamakla yükümlü kılınmışlardır. Aynı metnin 17. maddesine göre “Avukatlar görevlerini icra etmemeleri nedeniyle güvenlikleri tehdit edildiği takdirde, yetkili makamlar tarafından gerekli bir biçimde korunurlar.” Yine aynı bildirgenin 19. maddesinde “Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler.” denilerek avukatların meslek icraları nedeniyle adeta taraf kabul edilerek saldırıların ve hakaretlerin odağında olmalarının kabul edilemeyeceği uluslararası güvence altına alınmıştır.
Dünya ile birlikte, ülkemizde de görevi nedeniyle türlü baskılara maruz bırakılan, müvekkille özdeşleştirilen, haciz mahallerinde saldırıya uğrayan ve hatta hayatını kaybeden meslektaşlarımızın olması bizi derinden yaralamaktadır. Demokrasimizi yüceltecek ve hukukun üstünlüğünü tüm yurtta tesis edecek olan, avukatlar başta olmak üzere yargı mensuplarının yaşadığı mesleki sıkıntıların en aza indirgenmesidir. Unutulmamalıdır ki avukatlar, hak arama özgürlüğünün teminatıdır, bireylerin hakları üzerinden toplumun menfaatini ve özgürlüklerini gözetirler. Demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı tam bağımsız yargı ve tam bağımsız savunmanın gerçek anlamıyla işlev gösterebilmesi adına, biz de artık ülkemizde avukatlar yalnızca mesleki görevlerini yaptıkları için ölüm tehlikesine, tehdide ve baskıya maruz kalmasın temennilerimizi en içten duygularımızla tekrarlıyoruz.
Bugün vesilesiyle görevi başında katledilen Av. Ersin Arslan’ı, hukukçu meslektaşımız Ceren Damar Şenel’i ve ismini sayamadığımız, görevini ifa ederken hayatını kaybeden ve şiddete, zorluklara maruz kalan tüm meslektaşlarımızı saygıyla yad ediyoruz.
24.01.2022
Hasan Doğukan ALPTEKİN
Stajyer Avukat