PR – M – 005
İnsanlığın varoluşundan bu yana korunma içgüdüsü gereği, bireysel silahlanma ihtiyacı daima hissedilmiştir. İlkel zamanlarda ilkel silahlar kullanılırken, Kabil’in Habil’i öldürdüğü taş gibi, günümüzde barutun keşfi ve teknolojinin de gelişmesiyle artık ateşli silahlar kullanılmaktadır. Toplumun güvenliğini sağlamakla görevli olan devlet, kamu güvenliği için tehdit arz eden bireysel silahlanma hususunda bir takım sınırlamalar getirmiştir. Hukukumuzda bu konu hakkındaki genel çerçeve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ile çizilmiştir. İlgili kanuna dayanılarak çıkarılan Ateşli Silahlar Ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesi ile silah ruhsatı verilmesini engelleyen haller düzenlenmiştir. Bahse konu maddede “Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara” denilerek kasten işlenen bir suçtan hüküm giymiş kişilerin silah ruhsatı alamayacakları açıkça düzenlenmiştir. İştigal olunacak husus ise, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. Maddesinde hüküm niteliğinde görülmeyen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının, silah ruhsatı üzerindeki etkisi olacaktır.
- Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kurumu (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, ilk defa suç işlemiş kimseler ve özellikle çocuk suçluların hapis cezası ile cezalandırılmalarının doğuracağı geri dönülemez zararların giderilmesi amacı ile ilk defa 19.yüzyılda İngiltere’de hâkimler tarafından uygulanmaya başlamıştır. Gerçekten de, Türk Ceza Hukukuna da ilk defa 2005 yılında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile giren Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumu, o dönemlerde sadece 18 yaşından küçük çocuklar için uygulanabilen bir düzenleme iken, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde 2006 yılında yapılan değişiklikle Ceza Usul Hukukunda uygulanmaya başlandı.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bahsi geçen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesinin 5 vd. fıkralarında düzenlenmiştir. İlgili maddede hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
- hükmolunan cezanın 2 yıl veya daha az olması,
- sanığın daha önce kasten bir suç işlememiş olması,
- mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceğine yönelik bir kanaatin oluşması,
- verilmiş zararın tamamen giderilmesi
gerektiği düzenlenmiştir.
Ancak bu şartlar sağlandıktan sonra hâkim hükmün açıklamasını geri bırakabilecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle kişi, beş yıllık bir denetim süresine tabi tutulur. İlgili maddenin 10. Fıkrasında belirtildiği üzere, beş yıllık denetim süresi içinde kişi, kasten yeni bir suç işlemediği ve denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin yükümlülüklerine uygun davrandığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nu incelediğimizde, 223. maddede sayılan “hüküm niteliğindeki kararlar” arasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı sayılmamıştır. Buradan çıkarılacak sonuç, kanun koyucu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararını, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde değil, ceza yargılamasını sona erdiren düşme nedenlerinden birisi olarak kabul ettiğidir. Anlaşılacağı üzere, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı, kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı yani hüküm niteliğinde bir karar olmayıp kişiyi denetimli serbestlik süresi boyunca “yargılaması devam edenler” statüsüne sokan bir karardır.
Silah ruhsatı verilmesini engelleyen ve verilmiş ruhsatların iptali hallerini düzenleyen İlgili yönetmeliğin 16. maddesinde, “taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara” denilerek, kişinin silah ruhsatı alabilmesi için kasten işlemiş olduğu bir suça ilişkin kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı almamış olması gerektiği düzenlenmiştir.
İlgili yönetmeliğin 16. Maddesinin 18. Fıkrasında açıklandığı üzere, ilgili maddede sayılan suçlarla ilgili hakkında kovuşturma yapılan bir kişi, kovuşturma sonuçlanıncaya kadar silah ruhsatı alamayacağı ve var olan ruhsatının yenilenmesini talep edemeyeceği düzenlenmiştir. Fakat, hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilmiş kişi “yargılaması devam edenler” statüsünde olduğundan denetim süresi sona erene kadar silah ruhsatı başvurusunda bulunamayacağı kanaatindeyiz.
Takip eden 19. fıkrada, maddede bahsedilen mahkûmiyetin kesinleşmiş mahkûmiyet olduğu söylenerek, HAGB kararının dâhil edilmediği anlaşılır. Bu durumda, hakkında HAGB kararı verilmiş kişi denetimli serbestlik süresi bitene kadar silah ruhsatına başvuramayacaktır fakat var olan silah ruhsatının iptali gerekmeyecektir.
Danıştay’ın 15. Dairesi’nin konuya ilişkin vermiş olduğu E. 2011/1079 ve K.2012/530 ve 25.1.2012 tarihli kararında özetle: “Silah ruhsatı başvuru ve yenilemelerinde, ilgililer hakkında adli yargı yerlerince verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararlarının, kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceği, ilgilinin sanık sıfatının 5 yıllık deneme süresince devam edeceğinin ve yargılanması devam eden kişi olarak kabul edilmesi gerekir.” denilerek, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı almış kişinin silah ruhsatının iptaline ilişkin işlemin, silah ruhsatının iptali için kesinleşmiş mahkûmiyet gerektiği ancak Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararının kesinleşmiş mahkûmiyet olmadığı, “yargılaması devam edenler” statüsünde olduğu, dolayısıyla silah ruhsatı iptal işleminin hukuka aykırı olduğunu bu gerekçelerle kabul etmiştir.
20.03.2021
Baki Özmen
Stajyer