Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu ) Davası

PR – M – 020

Ortaklığın giderilmesi, eski adıyla izale-i şüyu davası, paylı (müşterek) mülkiyete veya elbirliği (iştirak) mülkiyete konu taşınır veya taşınmaz malda ortaklığın giderilmesini sağlayan inşai dava türüdür. Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası ile paylı veya elbirliği ile mülkiyete son verilebilir ve davaya konu mal üzerinde kişisel mülkiyet kurulabilir.

TMK 698 hükmü gereği, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteme hakkına haizdir. Bu hüküm nazara alındığında taşınır veya taşınmaz malda payı olan her paydaş izale-i şüyu davasının davacısı olabilecektir. İzale-i şuyu davasını, paydaşlardan her biri ayrı ayrı açabileceği gibi birden fazla paydaş diğer paydaşlara karşı da açabilmektedir. Bu davada davacı pay sahibi/sahipleri, kendileri haricindeki tüm pay sahiplerini taraf göstermesi gerekmektedir. Pay sahiplerinden birinin ölmüş olması durumunda ise, mirasçıları taraf olarak gösterilecektir. İzale-i şuyu davasında davalı taraf ise, diğer paydaşlardır.

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) istemi miras hukuku bağlamında sık karşılaşılan bir durumdur. TMK gereği mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası külli olarak, kanun gereğince kazanırlar. Mirasbırakanın ölümünden, mirasın paylaşılmasına kadar da mirasçılar arasında kanunen elbirliği mülkiyeti ilişkisi doğmaktadır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Kanundan doğan elbirliği ortaklığını mirasçılar aralarında paylaşma sözleşmesi yaparak sona erdirebilirler, fakat mirasçılar aralarında böyle bir sözleşme akdedilmemişse; bu durumda mirasçılardan biri veya birkaçı izale-i şuyu davası yoluna başvurarak ortaklığın giderilmesini talebinde bulunabilir.

Madde 698- Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.

Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.

Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.

 

Ortaklığın giderilmesi, aynen taksim suretiyle olabileceği gibi satış suretiyle de yapılabilmektedir. Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi menkul veya gayrımenkul malın aynen bölünmesini; satış suretiyle ortaklığın giderilmesi ise menkul veya gayrımenkul malın icra yoluyla satıldıktan sonra elde edilen bedelin paydaşlar arasında taksimini ifade etmektedir. 

Madde 699- Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

 

Ortaklığın giderilmesi davalarında taraflardan birinin bile aynen taksim istemesi durumunda, hâkimin öncelikle bu talebe göre değerlendirme yapması ve ancak aynen taksim mümkün değilse paylaştırma biçimi olarak satış yolunu tercih etmesi gerekmektedir. Mahkeme, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verdiği takdirde ayrıca bir satış memuru tayin eder. Satış memuru, satış işlemini İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre gerçekleştirir. Satış sonucu elde edilen paranın tapu kayıtlarındaki paylar oranında ya da elbirliği ile mülkiyette eşit paylarla paydaşlara dağıtılmasına karar verilmektedir.

İzale-i şuyu davasında görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesi; yetkili mahkeme ise, terekeye ilişkin mal söz konusu ise ölenin son yerleşim yeri, terekeye ilişkin olmaması durumunda taşınmaz eşyanın bulunduğu yer mahkemesidir. Davaya konu eşyanın menkul olması durumunda ise HMK 5 vd maddelerine göre çözüme gidilecektir.

İzale-i şuyu davasında önalım(şufa) hakkının kullanımı söz konusu değildir zira önalım hakkının kullanımı satış işlemini gerektirmekte olup, izale-i şuyu davası bir satım niteliği taşımamaktadır. Fakat izale-i şuyu davası sonucunda payı kendisine özgülenmiş paydaş, söz konusu payı istediği kişiye devredebilir ya da satım işlemini gerçekleştirebilir. Zira ortada müşterek mülkiyet ilişkisi olmadığından diğer ortakların şufa hakkını kullanabilmelerine imkan yoktur.

21.10.2021

                                                                                                          Abdüllatif Demirbaş

Stajyer Avukat