Maske Takma Tedbiri — Yükümlülüğü

PR – M – 0012

Ankara 3.Sulh Ceza Hakimliği tarafından 2020/7884 Değişik iş dosyasında verilen maske takma yükümlülüğüne ilişkin emsal oluşturabilecek karar ile «Maske takma Tedbiri/Yükümlülüğü» 1593 Sayılı Kanunda açıkça düzenlenen bir zorunluluk olmadığı gibi bu tedbire aykırı hareket edilmesi de bu kanunda sayılan bir yasak ya da zorunluluk olmadığından, Kabahatler Kanunun 32.Maddesi uyarınca emre aykırılıktan cezalandırmaya ilişkin il genelinde usulüne uygun bir şekilde ilan edilmesi durumunda para cezasının vali tarafından tesis edilebileceği belirtilerek, İlçe Emniyet Müdürlüğünce verilen idari para cezasının iptaline karar verilmiştir.

1593 sayılı Kanunun 282. maddesinde; bu kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket edenlere veya zorunluluklara uymayan idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla salgın veya bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında alınacak «maske takma tedbiri/yükümlülüğü”, 1593 sayılı Kanunda açıkça düzenlenen bir zorunluluk olmadığından; maske takma tedbirine aykırılık eylemi nedeniyle 1593 sayılı Kanunun 282.maddesinin uygulanmasının mümkün görülmediği, İl Umumi Hıfzıssıhha

Meclisince 1593 sayılı Kanunun 27.maddesi çerçevesinde tedbir alınması, alınan tedbire uyulmaması halinde uymayanlar hakkında Kabahatler Kanunun 32.maddesi uyarınca emre aykırılıktan cezalandırılacağına ilişkin il genelinde usulüne uygun bir şekilde ilan edilmesi durumunda idari para cezasının vali tarafından tesis edilebileceği belirtilmektedir.

Koronavirüsün sebep olduğu COVID-19 hastalığının; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tüm dünyada yaygın bir şekilde insan sağlığını tehdit eden boyutlarda görülmesi üzerine pandemi ilan edilmesine neden olduğu, 2020 yılı Mart ayından bugüne kadar da hemen hemen tüm Türkiye’de bulaşıcı ve salgın hastalık olarak kabul ve ilan edildiği maddi bir vak’adır. Hastalığa yol açan koronavirüsün insandan insana solunum yoluyla ve kısa süreli temaslarda dahi hızla bulaşması nedeniyle, tüm dünyada ve ülkemizde insanların bir arada bulunduğu kapalı veya açık ortamlarda, hastalığın bulaşıcılığının azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla pek çok değişik önlem ve tedbirlerin alındığı da bilinmektedir.

Ülkemizde toplum sağlığının korunması ile bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele amacıyla hazırlanan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 06.05.1930 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1593 sayılı Kanun, tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla, gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken kuralları, alınacak tedbirleri düzenleyen temel bir kanun olmakla birlikte gerek ülke genelinde gerekse yerelde yetkili makamlarca alınacak tedbirlerin tüm muhataplar tarafından uygulanmasında mer’idir.

Genel bir salgın tehlikesi gösteren COVID-19 hastalığı konusunda alınacak tedbirlerin ve bu meyanda tedbirlere uyulmaması halinde uygulanacak cezai yaptırımların neler olduğunu açıklamak için öncelikle özel norm (lex specialis) mahiyetinde hükümler içeren 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na bakılması gerekmekle birlikte;

1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde; ülke genelinde görüldüğünde ihbar edilmesi zorunlu salgın ve bulaşıcı hastalıkların tek tek sayılmak suretiyle (numerus clausus ) açıkça yazıldığı, madde metninde «gibi, ve benzeri» şeklinde ifadelere yer verilmediği görülmektedir. Ancak aynı Kanun’un 64. maddesinde, 57. maddede sayılanlar dışında (başkaca) bir salgın veya bulaşıcı hastalık baş göstermesi halinde, bu hastalığın da salgın ve bulaşıcı bir hastalık olarak ilan edilmesi ve bu hastalığa karşı, yine aynı Kanun’da açıkça yazılı tedbirlerin alınması hususunda Sağlık Bakanlığının yetkili olduğu belirtilmektedir.

1593 sayılı Kanun’un 73. maddesinde, salgın ve bulaşıcı hastalıklardan birinin görülmesi veya şüphelenilmesi halinde uygulanabilecek tedbirler, yine sınırlı sayıda sayılmak suretiyle (numerus clausus ) düzenlenmiştir. Ancak bu tedbirler arasında «maske takma tedbiri/yükümlülüğü» bulunmamaktadır.

1593 sayılı Kanun’un 282. maddesinde; bu Kanun’da yazılı yasaklara aykırı hareket edenlere veya zorunluluklara uymayanlara idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla, salgın ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında alınacak «maske takma tedbiri/yükümlülüğü», 1593 sayılı Kanun’da açıkça düzenlenen bir zorunluluk olmadığı gibi bu tedbire aykırı hareket edilmesi de bu Kanunda sayılan bir yasak veya zorunluluk olmadığından; «maske takma tedbirine aykırılık» eylemi nedeniyle 1593 sayılı Kanun’un 282. maddesinin uygulanması mümkün görülmemiştir.

Yukarıda izah edildiği üzere; dünya genelinde ve ülkemizde de salgın ve bulaşıcı bir hastalık olarak kabul ve ilan edilen COVID-19 hastalığına karşı alınacak «maske takma tedbirine/yükümlülüğüne» uyulmaması halinde buna aykırı davranan kişilere idari yaptırım uygulanıp uygulanamayacağına gelince;

1593 sayılı Kanun’un 27. maddesi kapsamında, Valinin başkanlığında toplanan ve yasal bir heyet olan il umumi hifzıssıhha meclisleri, il genelinde genel sağlığı tehdit eden sakıncaların giderilmesi amacıyla gerek kamunun gerekse gerçek ve tüzel kişilerin salgınla mücadelede uyması gereken tedbirleri almaya yetkilidir.

1593 sayılı Kanun’da, İl Umumi Hıfzıssıhha Meclislerinin genel sağlığı tehdit eden sakıncaları gidermek için alabilecekleri tedbirlerin; Kanun’un 72. maddesinde sınırlı sayıda yazılı tedbir türleriyle sınırlandırılmadığı, ancak alınacak tedbirlerin Kanun’da yazılı çerçevede genel sağılığı tehdit eden sakıncaları gidermek maksadıyla tesis edilebileceği açıktır.

Bir il genelinde, solunum yoluyla çok hızlı şekilde insandan insana bulaşan COVID-19 hastalığının tespit edilmesi halinde, genel sağlığı tehdit eden sakıncalı bir durumla karşı karşıya kalındığının, dolayısıyla bu sakıncalı durumun giderilmesi amacıyla «maske takma yükümlülüğü” gibi tedbirlerin, Valinin başkanlığında toplanan il umumi hifzıssıhha meclisleri tarafından alınabilmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir.

1593 sayılı Kanun’un 28. maddesi kapsamında, il umumi hifzıssıhha meclisleri tarafından alınan bu kararların il genelinde icra edilmesi görevi illerde Valilere verilmiştir.

Valilerin, 1593 sayılı Kanun’un 28. maddesi ile kendilerine verilen icra görevini yerine getirmek ve bulaşıcı ve salgın hastalıkla mücadelede etmek amacıyla il umumi hifzıssıhha meclisleri tarafından alınan tedbirleri ve bu tedbirlere uyulmaması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanacağını, gerek ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gerekse il genelinde yaşayan halka usulüne uygun şekilde ilan etmesi — duyurması gerekmektedir.

5442 sayılı Kanun’un 66/1. maddesinde Valilerce kanunların verdiği yetkiye istinaden çıkarılan emirlere riayet etmeyenler hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi gereği idari para cezası uygulanacağı da açıkça hüküm altına alınmıştır.

Bu nedenlerle; il umumi hifzıssıhha meclisi tarafından genel sağlığı tehdit eden sakıncaların giderilmesi maksadıyla alınmış olan «maske takma yükümlülüğü/ tedbirinin» Valiliklerce il genelinde icra edilmesi maksadıyla usulüne uygun şekilde duyurulması halinde;

«maske takma tedbiri/yükümlülüğüne” aykırı davrananlar hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi kapsamında «emre aykırı davranış» nedeniyle idari yaptırım uygulanmasının hukuken mümkün olduğu değerlendirilmiştir.

Uyuşmazlığa konu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, kabahat tarihinden 20.05.2020) önce, Bolu Valiliğince il umumi hifzıssıhha meclisinin almış olduğu “maske takma tedbiri»nin ve buna uymayanların Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi çerçevesinde cezalandırılacağı hususlarının, il genelinde icra edilmesi maksadıyla usulüne uygun şekilde duyurulup duyurulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, Sulh Ceza Hakimliğince bu husustaki ilanı ispata yarayan evrakların, Valilik makamından sorulmasıyla dosyaya konulması gerekmektedir.

07.09.2021

Mesut ÖZDEMİR

Avukat/Kurucu

 

error: İçerik korumalıdır!!!