SINIRDA KARBON DÜZENLEME MEKANİZMASI (CBAM)
Küresel iklim krizinin etkilerinin giderek daha çok hissedildiği günümüzde, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik uluslararası düzenlemeler önem kazanmıştır. Avrupa Birliği (AB), bu kapsamda Yeşil Mutabakat çerçevesinde “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” (Carbon Border Adjustment Mechanism – CBAM) adlı yeni bir ticaret ve iklim politikası aracı geliştirilmiştir. Bu mekanizma, hem iklim değişikliği ile mücadelede etkili bir enstrüman olması, hem de AB sanayisinin rekabet gücünü koruması açısından kritik bir rol üstlenmektedir.
Sınırda Karbon Düzenlemesi/CBAM Nedir?
CBAM, AB pazarına giren belirli malların karbon içeriği üzerinden fiyatlandırılmasını öngören bir düzenlemedir. Bu yöntemle, AB iç pazarında uygulanan karbon fiyatlandırmasının etkisiz hale gelmesine neden olabilecek “karbon kaçağı”nın önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Karbon kaçağı, şirketlerin daha gevşek emisyon kuralları olan ülkelere taşınmasıyla veya bu ülkelerden yapılan ithalatın artmasıyla ortaya çıkabilir. CBAM, bu riski ortadan kaldırmak için AB dışından ithal edilen mallar için de karbon emisyonu esaslı maliyet öngörmektedir.
Uygulama Takvimi ve Geçiş Süreci
- Geçiş Dönemi (1 Ekim 2023 – 31 Aralık 2025)
CBAM Tüzüğü, 1 Ekim 2023 tarihinde yürülüğe girmiş olup, ilk aşamada yalnızca raporlama yükümlülüğü getirmektedir. Bu geçiş süreci, ürünlerin “gömülü emisyonlarının” (embedded emissions) belirlenmesi ve sistemin işlemesine yönelik altyapının oluşturulması amacıyla planlanmıştır. Bu dönemde mali bir yük bulunmamakta, firmalar yalnızca veri toplamak ve raporlamakla yükümlü olmaktadır.
Bu süreçte toplanan verilerle birlikte, uygulama esaslarının etkinliği gözden geçirilecek, ikincil mevzuat çalışmaları yapılacak ve 2026 itibariyle başlayacak tam uygulama dönemi için zemin hazırlanacaktır.
- Tam Uygulama Dönemi (1 Ocak 2026 ve Sonrası)
1 Ocak 2026’dan itibaren, ithalatçılar, ithal edilen ürünlerin gömülü karbon emisyonlarının maliyetine karşılık gelen CBAM sertifikalarını satın almakla yükümlü olacaklardır. Bu sertifikalar, AB Emisyon Ticareti Sistemi’ndeki (EU ETS) karbon fiyatlarına göre fiyatlandırılacaktır.
AB’nin, mevcutta EU ETS kapsamında da aşamalı olarak sona erecek olan ücretsiz tahsisatları 2034 itibariyle tamamen sonlandırması beklenmektedir. Bu da, CBAM kapsamındaki ürünlerde tam karbon maliyetinin ithalatçılar için zorunlu hale gelmesi anlamına gelmektedir.
Karbon Fiyatlandırması ve SKDM Sertifikaları
CBAM kapsamında ürünlerin karbon içeriğine dayalı bir mali yük getirilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda:
- Üretim sürecindeki toplam emisyon belirlenir,
- AB ETS’deki karbon fiyatı ile çarpılır,
- Ortaya çıkan miktara denk gelen CBAM sertifikası alınması gerekir.
Eğer ithalat yapılan ülkede bir karbon fiyatlandırma sistemi mevcutsa (karbon vergisi, emisyon ticaret sistemi vb.), bu sistem kapsamında ödenmiş olan vergiler, CBAM kapsamındaki maliyetten mahsup edilebilecektir.
Türkiyede Süreç Ticaret Bakanlığının Uhdesinde Kontrol Edilmektedir.
Ticaret Bakanlığından edinilen bilgilere göre 1.1.2026’dan itibaren sürecin takibi Bakanlıkça yapılacaktır.
Bakanlıkça yayımlanan “AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” na göre SKDM kapsamında ithal edilen ürünlerin karbon emisyonuna dayalı olarak bir mali yükümlülük belirlenmektedir. Bu hesaplama, ürünün üretimi sırasında ortaya çıkan emisyon miktarına ve AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki karbon fiyatlarına göre yapılmaktadır. İthalatçılar, belirlenen karbon maliyetine karşılık gelen SKDM sertifikalarını satın almakla yükümlüdür. Ancak, ihracatçı ülkede (örneğin Türkiye’de) karbon fiyatlandırma mekanizması varsa, burada ödenen vergiler SKDM maliyetinden düşülebilir. 2026 itibarıyla mali yükümlülükler aşamalı olarak devreye girecek ve 2034 sonrası tam olarak uygulanacaktır. Bu durum, AB’ye ihracat yapan firmalar için önemli bir hukuki ve finansal yük doğurmakta olup, karbon azaltım politikalarının uluslararası ticaret üzerindeki etkilerini artırmaktadır. Özellikle, SKDM ile karbon kaçağının önlenmesi hedeflenirken, üçüncü ülkelerin de kendi emisyon ticaret sistemlerini geliştirmesi teşvik edilmektedir.
Kapsamdaki Sektörler ve Emisyon Türleri
CBAM ilk aşamada aşağıdaki enerji yoğun endüstri alanlarında uygulanacaktır:
- Demir-çelik
- Alüminyum
- Çimento
- Gübre
- Elektrik
- Hidrojen
Emisyon hesaplamalarında, hem doğrudan emisyonlar (yanma ve kimyasal reaksiyon kaynaklı) hem de dolaylı emisyonlar (kullanılan elektriğin üretiminden kaynaklanan) dikkate alınmaktadır.
Uluslararası Ticaret Hukuku ve CBAM
CBAM, serbest ticaret rejimlerinin dayandığı temel ilkelerle potansiyel çatışmalar yaşayabilecek nitelikte bir düzenlemedir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO), ticaretin serbestleştirilmesini esas almakla birlikte, çevre koruma gerekçesiyle bazı istisnalara izin vermektedir. WTO kurallarına göre:
- Çevresel gerekçeyle getirilen önlemler “ayrımcı” olmamalı,
- Şffaf ve nesnel olmalı,
- Aşırı ticaret engelleyici etki oluşturmamalıdır.
Bu kapsamda CBAM, uygulama esnasında hukuki ihtilaflara konu olabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, CBAM’ın kendi kalkınma süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini ve ayrımcı niteliğe bürünüb çifte standart yaratabileceğini ileri sürebilir.
Gelişmekte Olan Ülkeler ve Tarihsel Sorumluluk Tartışması
CBAM’la birlikte yeniden gündeme gelen bir diğer konu da “iklim adaleti” tartışmalarıdır. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin tarihsel olarak sanayi devriminden bu yana atmosfere yaydıkları emisyonlarla bugünkü refah seviyelerine ulaştığını vurgulamakta, bu nedenle karbon azaltımı sorumluluğunun asimetrik dağıtılması gerektiğini savunmaktadır. Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerin hem kendi karbon azaltım taahhütlerini yerine getirmesi hem de gelişmekte olan ülkelere teknik ve mali destek sunması beklenmektedir.
CBAM’in Hukuki ve Ekonomik Zorlukları
CBAM, teknik altyapı gereksinimleri, karbon hesaplamalarının standardize edilmesi, doğrulama sistemlerinin kurulması ve ikili ticaret anlaşmalarının etkilenmesi gibi pek çok karmaşık boyuta sahiptir.
Ayrıca, karbon yoğun ürünlerin fiyatlarındaki artış, ihracat yapan firmalar için rekabet dezavantajı oluşturabilir. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi AB ile yoğun ticari ilişkileri olan ülkelerin, kendi emisyon ticaret sistemlerini geliştirmeleri ve sürece uyum sağlamaları hayati önem taşımaktadır.
Sonuç
CBAM, iklim politikalarının ticarileştiği yeni bir dönemi temsil etmektedir. Avrupa Birliği’nin bu uygulamayla hedeflediği “karbon nötr” ekonomi vizyonu, ticaret yapan ülkeler için hukuki, finansal ve yapısal uyum zorunlulukları doğurmaktadır. Uzun vadede, bu mekanizma sadece AB ile ticaret yapan firmaları değil, küresel ölçekte tüm üretim zincirlerini daha yeşil, daha düşük karbonlu hale getirme potansiyeli taşımaktadır.
24.06.2025
Mesut ÖZDEMİR
Kurucu/Avukat
Senagül YURTSEVER
Stajyer